Türkiye ve Bazı Avrupa Futbol Liglerinde TV Yayın Hakları Gelirlerinin Kulüpler Arasında Dağıtılma Sistemlerinin İncelenmesi

Hepimizin bildiği üzere Türkiye Süper Ligi’nin yayın hakları Türkiye Futbol Federasyonu tarafından pazarlanmaktadır. Son aylarda özellikle 3 büyük takım Türkiye Futbol Federasyonu’na naklen yayın gelirlerinin kulüpler arasında dağıtılması konusunda eleştiriler getirmektedirler. Hatta bazı kulüpler zaman zaman havuz sisteminden çıkmanın gündemlerinde olduğunu belirtmektedirler. İşte tam bu noktada Avrupa’daki bazı büyük futbol liglerinde havuz ya da buna benzer sistemlerin nasıl olduğunu, bu sistemlerden elde edilen gelirlerin kulüpler arasında nasıl dağılımının yapıldığı ve Türkiye’de yapılan eleştirilerin haklılık payının olup olmadığı hususları üzerinde durulmuştur.

Aşağıdaki görselden de görüleceği üzere, TV anlaşmaları boyutları ülkeden ülkeye büyük bir çeşitlilik arz etmektedir. TV yayın gelirlerinin büyük bir bölümü Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nden elde edilen gelirlerden elde ettiği düşünüldüğünde (Avrupa Kupalarında oynamayan Hamburg’un yayın gelirlerinden elde ettiği pay diğer takımlara oranla en düşüğüdür) takımların yerel liglerin oluşturmuş olduğu havuzdan elde ettiği gelirler küçük bir orana denk gelmektedir.


Bunun yanında, Avrupa Kupaları’na katılan İtalyan takımları da bütçelerindeki dağılımları göz ününe aldığımızda TV yayınlarından elde etmiş oldukları gelirler yüksek bir orandadır. Yine Barcelona ve Real Madrid gibi kulüplerde TV yayın haklarından büyük gelir elde etmektedir.


Farklı Sistemler: Yayın gelirleri; kendi ligleri ile Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nden elde ettiği gelirler-koyu yeşil


Türkiye

2010-2014 sezonlarını kapsayan yayın ihaleleri kapsamında kulüpler 2010-2011 sezonları için 374,7 milyon $; 2011-2012 sezonları için 412,2 milyon $; 2012-2013 sezonları için ise 453,4 milyon $ aldılar. Geçtiğimiz sezonda yayın havuzundan en fazla geliri Galatasaray almıştır. Galatasaray başarı primleri ile birlikte kasasına yaklaşık 71,5 milyon TL koymuştur. Ligi ikinci bitiren Fenerbahçe’nin aldığı pay 67,7; ligi üçüncü bitiren Beşiktaş’ın ise aldığı pay 50 milyon TL’dir.

Türkiye’deki TV gelirinden elde edilen gelir aşağıdaki yollarla kulüpler arasında bölüştürülmektedir:

%11’i Süper Lig de şampiyon olan takımların şampiyonluk sayısına göre

%35’i tüm kulüplere eşit olarak

%45’i performansa bağlı başarı primi olarak

%9’u ise ilk altıya giren takımlara başarı primi olarak

Aşağıda 2011-2012 sezonunda Süper Lig takımlarının TL cinsinden elde etmiş oldukları gelirleri görebilirsiniz.

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere ligi birimci, bitiren ile ligi sonuncu bitiren takım arasında 57 milyon TL’lik bir fark bulunmaktadır. 

Almanya

Almanya’daki TV yayın haklarından elde edilen gelirin takımlar arasında dağıtılmasında daha çok puan sistemi baz alınır. Bu puan sisteminde dağılım ise şu şekildedir:
%40 oynanan sezonda alınan puanlardır. Bu orana kulüplerin her müsabaka sonrası ligde yer aldığı sıralamaya denk düşen gelir de eklenmektedir.

%30 Bir önceki sezondan elde edilen puanların ağırlığı hesaplanmaktadır.

%20 İki önceki sezondan elde edilen puanların ağırlığı hesaplanmaktadır.

%10 Üç önceki sezondan elde edilen puanların ağırlığı hesaplanmaktadır.

Bu oranlardan yola çıkarak;
2009-2010 sezonu birincisi Bayern Münih 36, ikincisi Schalke04 35, üçüncüsü Werder Bremen 34 ve dördüncüsü ise Bayern Leverkusen 33 puan almışlardır.

2010-2011sezonda ise birinci Borussia Dortmund 72, ikincisi Bayer Leverkusen 70, üçüncüsü Bayern Münih 68 ve dördüncüsü Hannover96 66 puan almıştır.

2011-2012sezonunu birincisi Borussia Dortmund 108, ikincisi Bayern Münih105, üçüncüsü Schalke04 102 ve dördüncüsü Borussia Mönchengladbach 99 puan almışlardır.

2012/2013sezonu birincisi Bayern Münih 144, ikincisi Borussia Dortmund 140, üçüncüsü Bayer Leverkusen 136 ve dördüncüsü Schalke 04 132 puan almışlardır.

Kaynak: http://www.fernsehgelder.de/

Bu sistemde, ligi birinci, ikinci ve üçüncü sırada bitiren  takımların havuzdan gelirinden aldıkları pay arasındaki fark yalnızca 976 bin €’dur. Yine ligi sonuncu bitiren takım lig şampiyonundan %50 oranında daha az havuz gelirinden pay almaktadır. Bunun yanında, takımlar sezon boyunca canlı yayınlanan müsabaka sayısına göre havuzdan ekstra bir pay almaktadır.

İngiltere

İngiltere Premier Ligi’nin kendine has bir yapısı söz konusudur. Dünya futbolunda hali hazırdaki en yüksek TV yayın hakkı gelirine sahip ligdir. Bu sezon başlayan ve 2013-2016 sezonlarını kapsayan TV yayın haklarını 5 milyon sterlinin üzerinde bir fiyatla sattı. Tahmin edildiği üzere bu fiyatın bu kadar yüksek olmasının sebebi ligin deniz aşırı pazarlarda özellikle de Uzak Doğu Asya’da çok popüler olmasıdır. Aynı zamanda, yerel yayın hakları da önemli oranda da artmıştır.
Premier Lig’in havuz sistemi 4 bölümden oluşmaktadır.

%50 havuz gelirlerinden her takımın eşit bir şekilde pay alır.

%25 performansa dayalı olarak, takımların lig bitiminde elde etmiş oldukları sıralamaya göre elde ettikleri pay.

%25 oranı da takımların müsabakalarının canlı yayınlan oranına göre elde ettikleri pay.

Aynı şekilde, deniz aşırı pazarlardan elde edilen TV yayın geliri kulüpler arasında eşit bir şekilde dağıtılmaktadır.


Deniz aşırı pazarlardan elde edilen yayın gelirleriyle en tepedeki takım ile en alttaki takımın elde ettiği gelir oranı da 1’e 2’den 1’e 1,6 oranına düşmektedir. Yani 2012-2013 sezonu birincisi Manchester United 60,8 milyon £ (73,8 milyon €) ve lig sonuncusu QPR 39,7 £ milyon (48,1 milyon €) gelir elde etmiştir.

İngiltere Ligi’ndeki TV yayın gelirlerinden elde edilen paranın dağılımı Avrupa’daki en büyük orandır. Deniz aşırı ülkelerden gelen paranın çok fazla bir oranda artmasından dolayı önümüzdeki yıllarda TV yayınından takımların elde ettiği para geliri 1’e 1,6 oranından daha da aşağılara düşecektir. Yani birinci takım ile sonuncu olan takımların yayın gelirlerinden elde edeceği gelirlerdeki farklar daha da azalacaktır. 

İtalya

İtalya Ligi’nde tıpkı İspanya’daki gibi 2011-2012 sezonuna kadar bireysel anlaşma sistemi bulunmaktaydı, yani takımlar kendileri herhangi bir TV kanalı ile anlaşma yapabilirlerdi. Bu sistemin bir sonucu olarak da İtalya ligi kuzey ve güney olarak ayrılmıştı. Geçtiğimiz yıl, İtalyaLigi’nde artık havuz sistemi uygulanmaya başlandı. Bu sistemden elde edilen gelirler ise 6 farklı yolla; 

%40’ı takımlar arasında eşit olarak

%25’i taraftar sayısı temelinde takımlar arasında

%15’i son 5 sezonda takımların elde etmiş olduğu sonuçlara göre

%10’u geçmişte elde etmiş oldukları sonuçlara göre

%5’i en son ligde elde etmiş oldukları sonuçlara göre

%5’i takımın kurulu olduğu şehrin nüfusuna göre

takımlar arasında bölüştürülmektedir.


İspanya

İspanya futbolundaki TV yayın gelirlerinin dağıtılmasını sistemi olmayan bir sistem olarak tanımlanabilir. Bu sistem aşağıdaki görselde de görüleceği üzere son derece düzensiz sonuçlar üretmektedir.

Barcelona ve Real Madrid toplam yayın gelirinin neredeyse yarıya yakınını (%43’ünü) 140’ar milyon € ile almaktadır. İki kulüp Athletico Madrid ve Valencia 48-46 milyon € almaktadır. Birinci ve ikinci takımın aldığı oranın neredeyse 1-3 kadarıdır. Buna karşın 12-20 sıradaki takımlar arasında bir pay almaktadır. 5-8 sıradaki takımlarda 12-29 milyon € arasında bir pay almaktadır. 




Barcelona ve Real Madrid gibi çok güçlü ve prestijli takım olmalarından dolayı İspanya Futbol Federasyonu ortak bir havuz sistemi getirememektedir. Fakat Athletico Madrid başta olmak üzere birçok takım hâlihazırdaki sistemi eleştirmektedirler. Belki La Liga’nın kısa vadede ortak havuz sistemine geçme şansı çok az olmakla birlikte orta vadede ligin ortak havuz sistemine geçmesi kaçınılmazdır. Çünkü hâlihazırdaki bu sistem güçlüyü daha güçlü yapan bir sistemdir ve takımların yayın hakları yoluyla elde etmiş oldukları geliri arasındaki uçurumu daha da büyütmektedir. Ayrıca spordan en büyük özelliği ve TV kanallarında çok fazla durduğu “belirsizlik ilkesi” önünde de çok büyük bir engel teşkil etmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye Futbol Federasyonu 3 büyük takımın taleplerinin tam tersine, ligde yer alan tüm takımlara havuz sisteminden aldıkları payları arasında uçurumların olmadığı bir sistemle havuz sistemini yeniden ele aşmalıdır. Örneğin; Almanya ve İngiltere Liglerinde olduğu gibi bu oran maksimum 1’e 2 oranında olmalıdır. Yine futbol takımlarımız ligi bir ürün olarak görmeliler ve ligin kalitesi ne kadar artarsa kendilerinin de gelirlerinin o oranda artacağı düşüncesi ön planda tutulmalıdır. Ligi ürün olarak görme yaklaşımı günümüzde İngiltere Premiere Ligi’nde uygulanmaktadır. Ligin kalitesi yıllar içerisinde o kadar arttırmışlardır ki yabancı ülke pazarlarına da liglerinin TV yayın satılmaya başlanmıştır. Bu ekstra gelen gelirde takımlara eşit bölünmesiyle en az kazanan takım ile en fazla kazanan takım arasında gelir farkı 1’e 2’den 1’e 1,6’ya kadar düşmüştür. Nasıl ki İngiltere’de Manchester United ve Chelsea; Almanya’da Bayern Münih ve Borussia Dortmund gibi takımlar TV yayın gelirlerini havuz sistemi yoluyla alıyorlarsa, ligimizdeki üç büyük takımda (havuz gelirlerinin neredeyse yarıya yakınını almaktalar) havuz sistemi içerisinde kalmaya devam etmeliler. 

Yorumlar