Büyük Spor Etkinliklerine Ev Sahipliği Yapan Şehirlerde Beyaz Fil Sendromu

Hepimizin bildiği gibi; Olimpiyat Oyunları, FIFA Dünya Kupası gibi büyük spor etkinlikleri dünyanın dört bir yanından yüz binlerce sporseveri bir araya getirmektedir; organizatör şehirler ise bu katılımı karşılayacak ve şehrin ihtiyacının çok üzerindeki kapasitelerde devasa tesisleri inşa etmektedirler. Organizasyon bitiminde ise şehirler; bu tesislerin yüksek bakım onarım maliyetleri, tesislerin atıl kapasite ile çalışmaları gibi bir takım sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu durum da dünya literatürüne “White Elephant/Beyaz Fil Sendromu” olarak geçmiştir.
White Elephant/Beyaz Fil  Sendromu geçtiğimiz olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapmış şehirler ile 2010 Dünya Futbol Şampiyonası’nın ev sahibi Güney Afrika’yı etkilemiştir. Organizatör şehir statlarının ortak özelliklerinin başında içeriği çeşitlenmemiş yani çok amaçlı kullanıma uygun olmaması, tesislerin ihtiyaçlarının çok üzerinde seyirci kapasiteli ve yüksek miktarlardaki bakım ve onarım maliyetlerine katlanmaları gelmektedir.
2012 Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapan Londra ise White Elephant/Beyaz Fil Sendromu’nu önlemek için bir takım stratejiler uyguladı. Onların stratejisi sadece Oyunlarda Londra’nın simgelerinin kullanılması değil aynı zamanda tesislerin geçici tribün alanlarının ayarlanması ve oyunlar bittikten sonra bu tesislerden oyunların bir mirası olarak halkın kullanımına açılmasıydı. Londra Olimpiyat Oyunları 34 tesiste gerçekleşmiştir ve bu statların sadece sekizi kalıcı tesislerden oluşmaktadır.
Yine Wembley Stadyumu, Excel Centre ve Earls Court gibi var olan tesisler de bu oyunlarda kullanıldı.
Basketbol ve su topu tesisleri, Olimpik Park yapılarının içerisinde geçici tesislerin başında gelmektedir ve bu tesisler diğer şehirlerde yeniden kurulabilir.
Olimpiyatlarda Hentbol branşının gerçekleştirildiği Copper Box Tesisi yine çok amaçlı bir tesise dönüşmüştür. Boks, jimnastik, voleybol, hentbol, badminton, judo ve netbol gibi sporlar bu tesisten faydalanabilecekler.
Oyunlarda kapasiteyi 17.500’e artırmak için Zaha Hadid tarafından tasarlanan dalga-benzeri tavan ile birlikte oyunlarda yüzme branşında ev sahipliği yapan tesisin her iki yakasına geçici oturma yapıları eklendi. Bu oturma alanları çıkartıldığında, tesisin oturma kapasitesi 2500’e düşecek, ardından tesis halkın kullanımına açılacak. 800 bin insanın her yıl bu tesisten yararlanması beklenmektedir.
Tüm bunlara rağmen bir tesis büyük bir soru işareti olarak karşımıza çıkmaktadır. 80 bin oturma kapasiteli Olimpiyat Stadyumu organizasyondan sonra nasıl kullanılacağı hususunda derin tartışmalara neden olmaktadır. Londra Belediyesi ve organizatörler bu konuda planlamalar yapmaktadır. Fakat henüz net bir çözüme kavuşabilmiş değiller. Premier Lig kulüplerinden West Ham United stadyumun ana kiracısı haline gelmesiyle ilgili bir beklenti bulunmaktadır. Fakat West Ham United kulübü sahanın tribünlerini oyun alanına yakınlaştırma isteğini, Londra’nın 2017 Dünya Atletizm Şampiyonası düzenleme hakkını almasından dolayı ertelenmek zorunda kaldı. En azından bu tarihe kadar atletizm pisti sahanın bir parçası olarak devam edecek.

Sonuç olarak, White Elephant/Beyaz Fil  Sendromu’nun önüne geçmek için büyük spor etkinliklerine ev sahipliği yapacak tesisler; büyük miktarda bakım ve onarım maliyet gerektirmeyen, tribün kapasiteleri ile oynanabilen, gerektiğinde ihtiyaç duyulan başka bir şehir ya da bölgede yeniden kurulabilen ve organizasyonların bitiminden sonra bu tesislerden halkın da yararlanabilmesini sağlayacak tarzda dizayn edilmelidir.

Yorumlar